Haftanın Kitapları: 21.02.2011

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Dieter Thomä

Babalar:

Modern Bir Kahramanlık Hikâyesi

çev. Fikret Doğan

İletişim Yayınları, 2011, 351 s.

Dieter Thomä, Aydınlanmadan günümüze babalık hallerini ele aldığı bu kültür tarihi çalışmasında romanlardan (Karamazov Kardeşler elbette) ve filmlerden yararlandığı gibi 68’lilere ve Sovyetler Birliğindeki aile anlayışına da değiniyor. Temelinde çocuklarla babalar arasında tarih boyunca devam eden bitmez tükenmez kavganın yer aldığı kitapta kuşkusuz Freud da karşımıza çıkan isimlerden; hatta kitabına son noktayı şöyle koymuş yazar: “Çocuk, Sigmund Freud’un kayıtsız şartsız ‘baba koruması’ diye tanımladığı şeye muhtaçtır. Baba çocuğu korumak ve himaye etmek için vardır; tehlikeleri yok ederek güvenliği sağlamalıdır. (...) Babanın gösterdiği bu güven çocuğun kendine duyduğu güvenin temelidir. Bu kendine güven duygusuyla çocuk bağımsızlığa, kendi ‘isteği’ne, kendi hedefine doğru yola koyulur. Baba buna razı olmalı, hatta çocuğun gücünün en sonunda ona karşı döneceğine sevinmelidir. Bu kitapta anlattığım babaların kahramanlık hikâyesi, onların çocuklarını kahramanlar olarak selamlamasıyla bitiyor.” 

Oya Güngörmüş Özkardeş

Baba Olmak

Remzi Kitabevi, 2010, 135 s.

Çocuk büyütmek konusunda daha donanımlı olmak isteyen annelerin, aslında işinin kolay olduğunu söylemiş Oya Güngörmüş Özkardeş; hem bu konuda yapılan araştırmaların, kitapların çok olmasından dolayı hem de bunların çok eskiye dayanmaları ve pratik anlamda da defalarca tecrübe edilmiş olmaları nedeniyle. “Baba olmak”la ilgili ise, özellikle Türkçe yayınlanan kitapların sayısının iki elin parmaklarını ancak geçebileceğinin altını çizen yazar, hamilelik döneminden başlayarak belli başlıklar altında babalara bu konuda yol gösteren çalışması Baba Olmak’la bir boşluğu dolduruyor denebilir. Bir başka deyişle Baba Olmak, çalışan anne sayısının gün geçtikçe artıyor olduğu ve annelik babalık görevlerinin bir anlamda yeniden tanımlanmasıyla birlikte çocuk yetiştirmenin, onlarla ilgilenmenin daha çok paylaşıldığı düşünüldüğünde günümüz babaları için bir kaynak kitap niteliğinde.

Ian Coutts

Babba Kitap

çev. Rüstem Baksoy

Domingo, 2010, 124 s.

İnsanoğlunun mağaralarda yaşadığı dönemden günümüz modern zamanlarına doğru, babaların aile içerisindeki birçok rolünü giderek yitirdiğini ve hatta şimdiki babaların “kimi zaman ‘baba’ fikrinin ta kendisi tehdit altındaymış gibi” hissedebildiklerini belirten Coutts, “ama bir babanın hâlâ ışıldayabileceği bir alan mevcut,” diye sürdürmüş sözlerini: “Şovmen Baba”. Çocuklarının gözünde bir babayı “yıldız” konumuna yükseltecek “alkış ve kahkaha garantili” oyunların, sihirlerin ve şakaların yer aldığı kitap, bu konuda kuşaklar boyunca bir erkekten diğerine aktarılarak taşınmış evrensel klasikleri aktardığı iddiasında! Eğlenceli bir üslupla kaleme alınmış Babba Kitap’taki numaraların “kronolojik” olarak sıralandığı söylenebilir; ilk sayfalardaki şakalar (bunların içinde “Ce-e” numarası da var) çocukların yaşlarının yıllarla değil de aylarla ifade edildiği dönemlerine yönelik. Sayfalar ilerledikçe –çocuklar büyüdükçe de denebilir– biraz daha kapsamlı numaralar öğretiliyor modern babalara. “Şöhretin parlaklığına kapılıp işin dozunu kaçırmayın,” şeklinde bir uyarıda da bulunulmuş kitabın sonunda: “Unutmayın, karşınızdaki insanla ileride bir gün hangi üniversiteye gitmesi gerektiği onusunda konuşmanız gerekecek.”

René Goscinny, Albert Uderzo

Asteriks ve Oburiks’in Doğum Günü:

Altın Kitap

çev. Olcay Kunal

Remzi Kitabevi, 2011, büyük boy, 56 s.

Altın Kitap, özel bir Asteriks albümü. Bu meşhur çizgi roman serisinin ilk hikâyesi 29 Ekim 1959 tarihinde Fransa’nın ünlü haftalık mizah dergisi Pilote’un sayfalarından yayımlanmış, dolayısıyla 2009’un 29 Ekim’i Asteriks’in ellinci yılıydı. Asteriks ile Oburiks’in doğum günlerini kutladığımız (hatırlanacaktır, Uderzo, Asteriks ve Oburiks’in doğumlarına ilişkin sırrı yine bir yıldönümü, Asteriks’in 35. yılı vesilesiyle kaleme aldığı kısa bir hikâyede açıklamıştı; ayrılmaz ikilinin aynı gün ve aynı saatte doğduklarını öğrendiğimiz bu hikâye, Galya’da Okullar Açılıyor cildinde bir araya getirilen on dört hikâyeden biriydi) bu özel albümde, şimdiye kadarki maceralarda karşımıza çıkmış tiplemelerle yeniden karşılaşıyoruz. Türkçede biraz gecikmeli yayımlanmış olsa da, bu albümle birlikte –en azından şimdilik, Uderzo yeni bir albüme imza atana kadar– tüm Asteriks maceraları Türkçede de tamamlanmış oldu.

Antonio Altarriba, Kim (Joachim Aubert)

Uçma Sanatı:

Bir İspanya İç Savaşı Hikâyesi

çev. Murat Tanakol

Versus Kitap, 2011, büyük boy, 203 s.

2009 ve 2010 yıllarında beş büyük çizgi roman ödülünü alan Uçma Sanatı’nda, iç içe geçmiş iki hikâye yer alıyor aslında. Bir tarafta, kitabın alt başlığına da yansıdığı şekliyle, hikâyenin 1931-1949 yılları arasında geçmesiyle İspanya’daki iç savaş gözler önüne seriliyor; bir tarafta da, yazar Antonio Altarriba’nın 4 Mayıs 2001’de intihar ederek yaşamına son veren babası vesilesiyle bir biyografik hikâye okuyoruz. Ayrıca çizgi romanın son sayfalarında, “İspanya’da İç Savaşın Arka Planı” başlığı altında, 1936-1939 yılları arasında İspanya’da yaşanan iç savaşın tarihçesi de verilmiş. 

Nezire Gamze Ilıcak

Sadi Yaver Ataman’ın Gözüyle İstanbul Folkloru

büyük boy, 127 s.

&

Zehra Hamarat

Ahmet Rasim’in Gözüyle İstanbul Folkloru

büyük boy, 166 s.İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2010

2010 yılı İstanbul Avrupa Kültür Başkenti kapsamında yürütülen “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Projesi” dahilinde yayımlanan iki kitap... Bu proje ile elde edilen veriler, çıkarılan envanter doğrultusunda hazırlanan kitapların ilkinde Nezire Gamze Ilıcak, bir folklorcu ve müzikolog olan Sadi Yaver Ataman’ın eserlerinden yola çıkarak İstanbul’un folklorik unsurlarını tespit ediyor. Çalışma “Sadi Yaver Ataman’ın Hayatı ve Eserleri” başlıklı biyografi dışında üç bölümden oluşuyor; bu bölümlerde halk edebiyatı ürünleri ve halk tiyatrosu, eğlence hayatını oluşturan öğeler ile mimari, ulaşım, sağlık, yemek, giyim-kuşam gibi diğer folklor öğeleri incelenmiş. Zehra Hamarat da kitabında, folklorik unsurları tespit etmek üzere, İstanbul’la ilgili özellikle mizahi üslupla kaleme aldıklarına daha aşina olduğumuz Ahmet Rasim’in eserlerinden yola çıkıyor. Her iki kitap da söz konusu projenin “Halk Kültürü” ayağı kapsamında yayımlanmış. Çıkarılan kültür envanteri doğrultusunda yapılan çalışmalar, hem bu alanda hem de diğer alanlarda çok sayıda esere daha temel oluşturacak gibi görünüyor.